Her sabah bir yere gitmeye hazırlanırken her evde ve halka açık yerlerde bulunan o parlak cam parçasına bakmak zorundasınız; ayna! Aynayla ilgili aklınızda bazılarının cevabını bildiğiniz, bazılarının ise bilmediğiniz birçok soru olabilir. O halde gelin aynaların dünyasında bir tur atalım.
Doğa, aynaların gerçek mucididir; İlk aynalar büyük olasılıkla kayaların veya çamurun üzerindeki durgun su havuzlarıydı. 1835'te Almanya'da modern aynaları icat eden kişi
Justus von Liebig'di; Oysa aynalar aslında Türkiye'de yaklaşık 8000 yıl önce kullanılmış, Irak ve Mısır'da ise M.Ö. 4000-3000 yıllarında bakırdan yapılmışlardı. Yaklaşık 1000 yıl sonra, Orta ve Güney Amerika'daki insanlar cilalı taştan aynalar üretmeye başlarken, Çin ve Hindistan'da aynalar bronz kullanılarak üretildi.
Aynalar çoğunlukla metalik gümüş olan son derece pürüzsüz metalin parlak parçalarından oluşur. Bu metalik parçanın ön tarafı cam panelle, arka tarafı ise Alüminyum gibi ince bir metalik katmanla kaplanmıştır.
Aynalar Nasıl Çalışır?
Görünür spektrumu oluşturan yedi ana renk olduğunu hepimiz biliyoruz; Nesneler bu renklerin bir kısmını emer, bir kısmını da yansıtır, dolayısıyla her şey için belirli bir renk görürüz. Örneğin muzu sarı renkte görürüz, çünkü sarı dışındaki tüm renkleri emer; Kağıdı beyaz renkte görüyoruz çünkü görünür spektrumun tüm renklerini yansıtıyor.
Aynanın metali, görünür spektrumun tüm renklerini yansıtır ve mikroskobik seviyedeki ultra pürüzsüz doğasıyla karakterize edilir. Bunun sonucunda aynaya düşen ışığın tamamı kaynak nesneye dik olarak geriye doğru yansır.